Cargill, Türkiye'ye 60 yılda 530 milyon dolarlık yatırım yaptı

Cargill Gıda Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Murat Tarakçıoğlu Avrupa pazarı için üretim merkezi olduk. Avrupa, Çin ve Güney Afrika pazarlarına trafo yağı tedarikimiz hala devam ediyor. Bu tedarikle birlikte boya ve diğer ...

Cargill, Türkiye'ye 60 yılda 530 milyon dolarlık yatırım yaptı
16 Nisan 2021 - 16:33

Cargill Gıda Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Murat Tarakçıoğlu, Cargill Türkiye olarak 60 yıldır ülke ekonomisine katkı sağladıklarını belirterek, "Ülkemize duyduğumuz inançla her geçen yıl yatırımlarımız katlanarak arttı. Geçtiğimiz yıl pandemi döneminde yaptığımız 30 milyon dolarlık yatırımla birlikte, bugüne kadar yaptığımız toplam yatırım 530 milyon dolara ulaştı." dedi.

Tarakçıoğlu, muhabirine Cargill Global'in ve Cargill Türkiye'nin faaliyetlerine, planlarına ve hedeflerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Cargill'in yenilikçi bir gıda ve endüstri şirketi olduğunu belirten Tarakçıoğlu, şirketin 70 ülkede, 155 binden fazla çalışanının bulunduğunu söyledi.
Şirketin endüstriyel ve biyoendüstriyel gıda ürünleri ürettiğini aktaran Tarakçıoğlu, firmanın Türkiye’deki yolculuğunun 1960’lı yıllarda gıda alanında başladığını ifade ederek, şu bilgileri verdi:

"Cargill Türkiye olarak 60. yılımızı kutladığımız bu dönemde gıda, biyoendüstri ve hayvan beslenmesi alanlarındaki yatırımlarımız ve geniş ürün portföyümüzle hayatın her alanına dokunuyoruz. Türkiye’deki dört tesisimizde ürettiğimiz bitkisel kaynaklı ham maddeler bisküviden çorbaya, ilaçtan kağıt havluya, kıyafetten alışveriş kolilerine kadar pek çok üründe kullanılıyor.

Her biri yüksek katma değere sahip ürünlerimiz, Türkiye’ye duyduğumuz inançla her yıl artarak devam eden Ar-Ge ve ileri teknoloji yatırımlarımızın bir sonucu. Hedefimiz her zaman, inovasyon gerektiren ve ağırlıklı olarak ithal edilen ürünleri, ülkemizde yetişen mahsuller ile kendi topraklarımızda, yerli olarak üretmektir. Bu vizyonumuz doğrultusunda ürün portföyümüzü, değişen tüketim trendlerine ve ihtiyaçlara bağlı olarak sürekli genişletiyoruz. Yerli üretim ile hem Türk sanayisini destekliyor hem de beş kıtada 70 ülkeye ihracat yapıyoruz."

"KRİTİK ÖNEME SAHİP BİRÇOK SEKTÖRÜN İHTİYACINI KARŞILIYORUZ"

Tarakçıoğlu, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre 2050 yılında dünya nüfusunun 9,7 milyara ulaşırken, gıdaya talebin yüzde 70 artacağını ifade ederek, "Bugün bir çiftçi ortalama 155 kişiyi beslerken, 2050 yılında bu rakam en az 265 kişiye çıkacak. Biz de bu noktalardan hareketle bir yandan gıdanın geleceği için var gücümüzle çalışıyor, güvenli ve sürdürülebilir gıda üretimi için uygulamalar geliştiriyoruz. Diğer taraftan da bitkisel kaynaklı ürünler üretiyor, ülke ekonomisi için kritik öneme sahip birçok sektörün ihtiyacını karşılıyoruz. Örneğin, hayvansal kaynaklı proteinlere sürdürülebilir bir alternatif olarak, bezelye proteini üretiyoruz. Mart ayı itibarıyla tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de müşterilerimize sunduk." bilgilerini verdi.

Cargill Türkiye olarak ülkeye duydukları inançla her geçen yıl yatırımları katlayarak artırdıklarını belirten Tarakçıoğlu, "Geçtiğimiz yıl salgın döneminde yaptığımız 30 milyon dolarlık yatırımla birlikte, bugüne kadar Türkiye'de yaptığımız toplam yatırım 530 milyon dolara ulaştı." ifadesini kullandı.

Yüksek katma değerli ürünleri yerli üretime kazandırmak için ürün portföylerini gıdanın ötesine taşıyarak güçlü bir teknoloji ve Ar-Ge altyapısı oluşturduklarını anlatan Tarakçıoğu, yatırımların önemli bir bölümünü teknoloji ve kapasite yatırımlarının oluşturduğunu, gıda güvenliği, iş sağlığı ve güvenliği konularında da sektörde öncü nitelikte uygulamaları hayata geçirdiklerini söyledi.

"Toplam 670 çalışanımızla, Orhangazi, Dilovası, Hendek ve Balıkesir’deki üretim tesislerimizde Türkiye için üretmeye aralıksız devam ediyoruz." diyen Tarakçıoğlu, Orta Doğu, Türkiye ve Afrika’yı kapsayan, 1 milyardan fazla nüfusu olan 66 ülkeyi içine alan, geniş bir coğrafyayı da İstanbul’daki merkez ofisten yönettiklerini kaydetti.

"TRAFO YAĞINI TÜRKİYE’NİN İLK YERLİ VE MİLLİ ELEKTRİKLİ TREN SETİNE TEDARİK ETTİK"

Tarakçıoğlu, salgın döneminde Türkiye’nin üretim merkezi konumunu güçlendiren ihracat atakları yaptıklarını belirterek, "Pandemi sürecinde Türkiye’nin lojistik açıdan önemi daha da ortaya çıktı; bu da Türkiye’de ürettiğimiz birçok yenilikçi ürünümüz için bize farklı ihracat fırsatları doğurdu." bilgisini verdi.
İlkleri gerçekleştirdikleri Dilovası tesisinde yerli ham maddeleri Türk mühendislerle birlikte işleyerek, yüksek katma değerli ürünlere dönüştürdüklerini anlatan Tarakçıoğlu, bu tesiste ürettikleri bitkisel bazlı trafo yağları ile salgın döneminde üretim kesintisi yaşayan Hindistan fabrikasını ikame ettiklerini anlattı.
Hindistan’daki fabrikanın ürün tedarik ettiği Uzak Doğu’daki Çin, Güney Kore, Filipinler, Vietnam, Singapur gibi ülkelere Türkiye’den trafo yağı temin ettiklerini aktaran Tarakçıoğlu, şöyle konuştu:

"Avrupa pazarı için üretim merkezi olduk. Avrupa, Çin ve Güney Afrika pazarlarına trafo yağı tedarikimiz hala devam ediyor. Bu tedarikle birlikte boya ve diğer sektörlerdeki satışlarımızla ihracatımızda yüzde 50’nin üzerinde artış bekliyoruz. Bu sayede Türkiye’de cari açığın kapanmasına biz de destek vereceğiz. İhracat artışı ile birlikte üretimimizi yüzde 30 artıracağız.

Cargill’in sadece Dilovası Tesisinde üretilen trafo yağını Türkiye’nin ilk yerli ve milli elektrikli tren setine tedarik etmenin gururunu da yaşadık. Yüksek ısıya dayanım özelliği sayesinde en üst düzeyde trafo güvenliği sunan bu yağ ile ülkemizin ilk milli elektrikli treninin trafosu yanma riskine karşı korunarak, uzun ömürlü olacak. 2014 yılından bu yana Dilovası tesisine toplam 40 milyon dolar yatırım yaptık ve en ileri üretim teknolojilerini Türkiye’ye getirdik.
Geçtiğimiz yıl ise Dilovası tesisine 6 milyon dolarlık yatırım yaparak tank sahası kapasitesini artıran projemizi hayata geçirdik. Bu yıl projemizin tamamlanmasını hedefliyoruz. Böylece Cargill’in Türkiye’deki pazar lideri konumunu daha da güçlendireceğiz. 20 milyon dolarlık yeni yüksek teknoloji yatırımımız ile ilgili olarak da fizibilite çalışmalarımız devam ediyor."

"ENDÜSTRİYEL NİŞASTAMIZLA YENİ PAZARLARDA İHRACAT FIRSATLARI DA YAKALADIK"

Tarakçıoğlu, salgın döneminde e-ticaretin artmasıyla birlikte, ambalajlarda kullanılan endüstriyel nişastaya talebin de arttığını hatırlatarak, bugün Türkiye’de üretilen her iki ambalaj kolisinden birinde Cargill'in endüstriyel nişastasının bulunduğunu söyledi.

Yıllık bazda yaklaşık 300 milyon TL değerinde ithal ikamesi endüstriyel nişasta ürettiklerini belirten Tarakçıoğlu, "Aynı zamanda endüstriyel nişastamızla yeni pazarlarda ihracat fırsatları da yakaladık. 2020 yılında bir önceki yıla kıyasla ihracatımızı iki katına çıkardık. Bugün Almanya, İtalya, İsviçre ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi 18 ülkeye tedarik ediyoruz. Pandemi döneminde yerli üretimin avantajlarının daha fazla ortaya çıkması ve artan ihracatımızla birlikte, biz de kapasite artırımına gittik. Orhangazi’deki endüstriyel nişasta üretim kapasitemizi iki katına çıkaracak bir yatırımı devreye aldık. Bu yatırımla Bursa’nın ve Orhangazi’nin dünya pazarlarındaki bilinirliğini daha da artıracağız. Bu yıl 400 milyon lira değerinde endüstriyel nişasta üretmeyi planlıyoruz." bilgilerini verdi.

"KADIN YÖNETİCİ ORANIMIZI YÜZDE 50’YE ÇIKARACAĞIZ"

Tarakçıoğlu, Cargill olarak, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıyla oluşacak sinerjinin, kalkınmada doğrudan anlamıyla büyük bir ekonomik yatırım etkisi yaratacak kadar güçlü ve önemli olduğunu düşündüklerini söyledi.

Cinsiyet eşitliğini sadece kurumsal yapıda sağlamakla kalmıyor ilişkide bulundukları sektörel paydaşlar, tedarikçi ve alıcılarla, üyesi oldukları geniş ekosisteme de taşıdıklarını anlatan Tarakçıoğlu, "En önemlisi de bu toplumun bir parçası olarak, daha güçlü yarınlar adına toplumsal cinsiyet eşitliğinin kalıcı bir değer haline gelmesi için çalışıyor, projeler üretiyoruz." dedi.

Tarakçıoğlu şöyle konuştu:

"Cargill olarak verdiğimiz net, somut bir taahhüdümüz var. Global ölçekte kadın yönetici oranımızı yüzde 50’ye çıkaracağız. Cargill olarak verdiğimiz taahhüdün Türkiye’deki yansımalarını almak üzere de hızlıca harekete geçtik. Bu kapsamda geleceğimize ışık tutacak kadın liderlerin yetişmesine katkıda bulunmak üzere 'Geleceğe 60 Lider' programını hayata geçirdik. Türkiye’deki 60. yılımızı kutladığımız bu dönemde, ülkemizin en köklü ve değerli kurumlarından Türk Eğitim Vakfı (TEV) ile iş birliği yaptık.

TEV ile gerçekleştirdiğimiz proje kapsamında burs desteğinin çok ötesinde bir yaklaşım geliştiriyoruz. Staj, mentorluk, proje yarışmaları, workshoplar ve Cargill’in liderleriyle gerçekleştirilen eğitsel çalışmaları da içeren bütünsel bir kariyer planlamasıyla kız öğrencilerimizi geleceğe hazırlıyoruz. Proje ile sağladığımız fırsatlardan biri de başarılı öğrencilerimiz Cargill’in faaliyet gösterdiği 70 ülkeye yayılan global ağına dahil olabilecek."

"AİLENİN GELİRİ AZALDIĞINDA, KIZ ÖĞRENCİLERİN İSTEKLERİ GÖZE BATMAYA BAŞLIYOR"

Cargill Gıda Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Murat Tarakçıoğlu, kız öğrencilerin eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanmasının salgın döneminde hayati bir önem kazandığını ifade ederek, TEV’e mektup gönderen öğrencilerin, salgın döneminde evdeki iş yüklerinin arttığını ve eğitimden uzaklaşmak zorunda kaldıklarını ifade ettiklerini aktardı.

Türk Eğitim Vakfı Genel Müdürü Yıldız Günay’ın paylaştığı bir mesajın kendisini çok etkilediğini aktaran Tarakçıoğlu, "Genç bir arkadaşımız, 'Maddi açıdan ailenin geliri azaldığında, kız öğrencilerin gerek kişisel gerek eğitim istekleri göze batmaya başlıyor. Bu dönemde kendimi geliştirmekte yetersiz kaldığımı düşünüyorum' diyordu. Bu mesaj bize, hayata eşit katılım için tek şanslarının eğitim olduğunu gösteriyor. Bu yüzden programımızı burs desteğinin ötesine taşıyarak, mesleki ve kişisel gelişim desteği sunmaya yöneldik." diye konuştu.

"ÖZGÜVENLİ KADINLARIN YETİŞMESİNE KATKIDA BULUNMAYI HEDEFLİYORUZ"

Programa katılan 66 öğrencinin, TEV’e daha önce başvurarak, titizlikle belirlenen TEV Eğitim (Üniversite) Bursu kriterlerini karşılamış ve burs almaya hak kazanmış öğrenciler arasından seçildiğini aktaran Tarakçıoğlu, şöyle devam etti:

"İş birimlerimizin katkı sağlayabileceği, özellikle gıda, endüstri, biyoendüstri ve hayvan beslenmesi alanlarıyla ilgili bölümlerde eğitim alan öğrencilerin yanı sıra işletme, hukuk gibi bölümlerden öğrencileri programa kabul ettik. Yapılan değerlendirmenin sonucunda yüzde 70’i mühendislik, yüzde 15’i veterinerlik ve yüzde 15’i hukuk eğitimi alan toplam 66 öğrenci ile yola çıktık.

Bu programla en öncelikli hedefimiz, programımıza katılan öğrencilerin, gelecekte çalışacakları sektörlere en iyi şekilde liderlik etmelerini sağlayacak yetkinlikleri kazanmaları. 155 yıllık uzmanlığımız ve köklü kurum kültürümüzle, mesleki gelişimlerine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Ancak belki de en önemlisi, kendisine inanan, en yükseğe koyduğu hedeflerine adım adım ulaşma kararlılığına ve gücüne sahip, özgüvenli kadınların yetişmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Şirketimizde başarıyla yöneticilik yapan kadın liderler, mentorluk rolünü severek üstlendiler. Kendi cam tavanlarını kırma hikayeleri ve deneyimleriyle, birbirinden değerli öğrencilere ilham kaynağı olmak için çalışıyorlar."

"1000 ÇİFTÇİ 1000 BEREKET; ÇİFTÇİLERE YÖNELİK EN KAPSAMLI SOSYAL SORUMLULUK PROGRAMI OLDU"

Tarakçıoğlu, Türkiye'de çiftçilerin yaşam koşullarını iyileştirmek, çiftçi veriminin ve refahının artmasını sağlamak amacıyla üç yıldır "1000 Çiftçi 1000 Bereket" programını yürüttüklerini ifade ederek, bu çerçevede üç yılda 12 ilde 2 bin 200’ü aşkın mısır ve ayçiçeği çiftçisine ulaştıklarını söyledi.

Çiftçilerin tarlalarına özel sundukları sulama, gübreleme ve ilaçlama programlarıyla kaynak tasarrufu sağladıklarını anlatan Tarakçıoğlu, şöyle devam etti:
"Programa katılan çiftçilerimizin hem maliyetleri azaldı, hem de hastalık riskinin ve toprak kirliliğinin önüne geçildi. Ücretsiz olarak tarlaya özel sürekli ve düzenli danışmanlık hizmeti, eğitim ve dijital araçlara erişim gibi desteklerle, yanlarındaki güç olduk. İki yıl üst üste verimlilikte artan sonuçlar elde ettik. İlk yılımızda program kapsamında üretim yapan çiftçiler yüzde 21, ikinci yılda pandeminin zorlu koşullarına rağmen yüzde 26’ya varan verim artışı elde etti.
Bununla birlikte tohumdan ürüne yaşam döngüsü atık sorununa, çiftçi lehine kolaylaştırıcı çözüm geliştirmek için harekete geçtik ve 'Tarlada Sıfır Atık Yönetimi' projesini de başlattık. Program kapsamında yaptığımız yatırımın sosyal ve ekonomik etki ölçümlemesini gerçekleştirdik. İlk yılımızda programa yatırdığımız her 1 TL’lik yatırımın 2,53 TL değerinde sosyal getirisi oldu. İkinci yılımızda ise bu rakam 2,78 TL’ye yükseldi. 1000 Çiftçi 1000 Bereket; çiftçilere yönelik en kapsamlı sosyal sorumluluk programı olma başarısını gösterdi. Ayrıca tarım ve gıda alanında sosyal etki hesaplaması yapılan ilk program oldu. Programımızın üçüncü yılında kanola çiftçilerini de dahil ederek büyümeye ve etki alanını genişletmeye devam ediyoruz."


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum