İzmir Üniversiteleri Türkiye'nin Teknolojik Gelişimini Konuştu
İzmir üniversitelerinin akademik, sosyal, kültürel ve sportif alanlarda dayanışmasını sağlamak ve İzmir’i bir “Üniversite Kenti” olarak konumlandırmak için projeler üretmek amacıyla yola çıkan, İzmir’in 9 üniversitesini aynı çatı altında toplayan İzmir Üniversiteleri Platformu, 2019 yılı ocak ayı itibariyle başlayan Dokuz Eylül Üniversitesi dönem başkanlığındaki son etkinliğini düzenledi
24 Aralık 2019 - 17:05
2019 yılı boyunca çalışmaları “teknoloji” temasıyla yürüten platformun Kentkart, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Odası, İMEAK Deniz Ticaret Odası’nın destekleriyle düzenlediği 24-25 Aralık tarihlerinde iki gün sürecek olan ‘Teknoloji Günleri’ Sabancı Kültür Sarayı’nda düzenlenen açılış töreniyle başladı.
İZMİR’İN KONUMU
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, İzmir’in 50 yıl önce de Türkiye’nin dış ticaretinde önemli bir konumda bulunduğunu belirterek, “Türkiye’nin dünyaya ihraç ettiği yegane ürün olan kuru gıdalar İzmir’den gönderiliyordu. Bugün İzmir üniversiteleri bir araya gelerek teknolojiyi üretme konusunda büyük bir mücadeleye girmiş durumda. İzmir böyle güzel adımlar attıkça biz de destek vermek için buraya gelmekten mutlu oluyoruz” dedi
Kendi denizaltısını üretme kapasitesine sahip olan Türkiye’nin teknoloji ürünlerini ihraç eden bir ülke konumuna geldiğini belirten Atay, “Yazılım firmalarımızın dünya pazarında varlıklarını hissediyoruz. Teknolojinin gelişmesiyle bazı meslek gruplarında işsizlik olacağı korkusu var. Dünyada şuanda yüzde 14 oranında meslek grubu otomasyonun, makineleşmenin getirdiği risk altında. Değişime uğrayarak teknolojik gelişmeye ayak uydurması gereken meslek gruplarının oranı ise yüzde 36. Türkiye’de ise bu oran yüzde 56. Biz ofis olarak bu konuda neler yapabiliriz diye çalışıyoruz. Gelişmiş ülkelerde meslek içi eğitim oranı yüzde 60’a varıyor. Türkiye’de bu oran yüzde 16. Rakamlar bize her şeyi söylüyor. Bu değişen teknolojik düzende, istihdam ettiğimiz insanların yeni beceriler edinmesi için çalışmalıyız” ifadelerini kullandı.
TEKNOLOJİK GELİŞİMDE TEŞVİK
Hayatımızın hemen her alanına yön veren günümüz teknolojilerinin bir zamanlar hayal dahi edilemeyecek düzeye ulaştığını söyleyen DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Yapay zekadan nesnelerin internetine; dijital dönüşümden karanlık fabrikalara kadar temelde ekonomik döngünün yenilenen bileşeni olan teknoloji kavramı, Endüstri 4.0 ile bambaşka bir seviyede kendini göstermekte; çevremizi saran ağların ve yenilikçi yaklaşımların ön plana çıkmasını sağlamaktadır. Bu durum ülkelerin ulusal hedeflerini belirlemesinde de başat roller üstlenmektedir. Ülkemiz son yıllarda milli ve yerli kalkınma modelini benimseyen; dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almayı hedefleyen bir konumdadır” dedi.
Teknolojik gelişimin iş dünyası ve akademide teşvik edilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nükhet Hotar, şöyle konuştu:
“Bu yaklaşım bana göre teknolojide başarıyı getiren moral ve motivasyonun temel unsurudur. Sonuçta ortaya çıkması hedeflenen ürün ya da hizmet, her şeyden önce insana dayanır; emek ve yatırımı mecbur kılar. Teknoloji transferi yapmak bu sürecin sadece bir boyutudur ama bilime ve insana yatırım yapmak, işin esasını ve özünü oluşturur. Bugün bu platformu oluşturan üniversitelerimizin birçok başarılı çalışmaları bulunmaktadır. Bizler bu anlayış içinde üniversite-sanayi işbirliklerini gerçekçi çözümler üzerine kurgulamaya gayret etmekteyiz. Bu birikim ve tecrübelerden istifade etmek; teknolojiye yapılacak en kolay ve zahmetsiz yatırımdır. Platformumuzun teknolojinin bütün bileşenlerini içeren konulara ilişkin böyle bir etkinlik düzenlemesinin temelinde de, bu düşünceler yer almaktadır.”
İZMİR’İN KONUMU
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, İzmir’in 50 yıl önce de Türkiye’nin dış ticaretinde önemli bir konumda bulunduğunu belirterek, “Türkiye’nin dünyaya ihraç ettiği yegane ürün olan kuru gıdalar İzmir’den gönderiliyordu. Bugün İzmir üniversiteleri bir araya gelerek teknolojiyi üretme konusunda büyük bir mücadeleye girmiş durumda. İzmir böyle güzel adımlar attıkça biz de destek vermek için buraya gelmekten mutlu oluyoruz” dedi
Kendi denizaltısını üretme kapasitesine sahip olan Türkiye’nin teknoloji ürünlerini ihraç eden bir ülke konumuna geldiğini belirten Atay, “Yazılım firmalarımızın dünya pazarında varlıklarını hissediyoruz. Teknolojinin gelişmesiyle bazı meslek gruplarında işsizlik olacağı korkusu var. Dünyada şuanda yüzde 14 oranında meslek grubu otomasyonun, makineleşmenin getirdiği risk altında. Değişime uğrayarak teknolojik gelişmeye ayak uydurması gereken meslek gruplarının oranı ise yüzde 36. Türkiye’de ise bu oran yüzde 56. Biz ofis olarak bu konuda neler yapabiliriz diye çalışıyoruz. Gelişmiş ülkelerde meslek içi eğitim oranı yüzde 60’a varıyor. Türkiye’de bu oran yüzde 16. Rakamlar bize her şeyi söylüyor. Bu değişen teknolojik düzende, istihdam ettiğimiz insanların yeni beceriler edinmesi için çalışmalıyız” ifadelerini kullandı.
TEKNOLOJİK GELİŞİMDE TEŞVİK
Hayatımızın hemen her alanına yön veren günümüz teknolojilerinin bir zamanlar hayal dahi edilemeyecek düzeye ulaştığını söyleyen DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Yapay zekadan nesnelerin internetine; dijital dönüşümden karanlık fabrikalara kadar temelde ekonomik döngünün yenilenen bileşeni olan teknoloji kavramı, Endüstri 4.0 ile bambaşka bir seviyede kendini göstermekte; çevremizi saran ağların ve yenilikçi yaklaşımların ön plana çıkmasını sağlamaktadır. Bu durum ülkelerin ulusal hedeflerini belirlemesinde de başat roller üstlenmektedir. Ülkemiz son yıllarda milli ve yerli kalkınma modelini benimseyen; dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almayı hedefleyen bir konumdadır” dedi.
Teknolojik gelişimin iş dünyası ve akademide teşvik edilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nükhet Hotar, şöyle konuştu:
“Bu yaklaşım bana göre teknolojide başarıyı getiren moral ve motivasyonun temel unsurudur. Sonuçta ortaya çıkması hedeflenen ürün ya da hizmet, her şeyden önce insana dayanır; emek ve yatırımı mecbur kılar. Teknoloji transferi yapmak bu sürecin sadece bir boyutudur ama bilime ve insana yatırım yapmak, işin esasını ve özünü oluşturur. Bugün bu platformu oluşturan üniversitelerimizin birçok başarılı çalışmaları bulunmaktadır. Bizler bu anlayış içinde üniversite-sanayi işbirliklerini gerçekçi çözümler üzerine kurgulamaya gayret etmekteyiz. Bu birikim ve tecrübelerden istifade etmek; teknolojiye yapılacak en kolay ve zahmetsiz yatırımdır. Platformumuzun teknolojinin bütün bileşenlerini içeren konulara ilişkin böyle bir etkinlik düzenlemesinin temelinde de, bu düşünceler yer almaktadır.”
FACEBOOK YORUMLAR