Yabancılar Alım Pozisyonuna Geçti
Türkiye’de atılan normalleşme adımları sonuçlarını vermeye başladı. 2 Ekim haftasında yabancı yatırımcı 131 milyon dolarlık hisse senedi, tahvil ve bonoda da 479 milyon dolarlık alım yaptı
Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz artırımı ile başlayan ve sonrasında mevduat faiz gelirleri ve döviz alımlarındaki vergi indirimleriyle süren ve piyasaların ‘normalleşme’ diye adlandırdığı hamlelerin etkileri devam ediyor. 2018 yılından bu yana ilk defa haftalık bazda portföy yatırımlarında en yüksek yabancı alımı 2 Ekim haftasında gerçekleşti. Hisse senetlerinde 131 milyon dolar, tahvil bonoda (DİBS) ise 479 milyon dolar, toplamda 610 milyon dolarlık alım görüldü. Ancak faiz artırımının ardından tahvil bonodaki alımlar kısmen başlamıştı. 25 Eylül haftasında hisse senetlerinde 101 milyon dolar satış görülürken tahvil bonoda 115 milyon dolar alım gerçekleşmiş, geçen haftaki yazımızda faiz artırımının etkisi ve yabancıların pozisyon değişiminin ilk sinyalleri olarak değerlendirmiştik.
DEVAM GELMELİ
Piyasa ve yabancı sermaye ile uyum önemli. Ayrıca dış finansman ihtiyacının fazla olduğu bu dönemde daha da önemli. Uzun sayılabilecek bir zaman diliminde çıkışlarını gördüğümüz yabancı sermayenin yeniden girişlerini görmek sevindirici. Ancak devamının gelmesi lazım. Şimdiye kadarki çıkışların yanında son iki haftadaki girişler çok küçük bir miktar olarak görülebilir. Diğer yandan geçen hafta hazine dış piyasalarda 2.5 milyar dolar borçlanma gerçekleştirdi. Henüz Türkiye’ye çok ciddi yansımalarını görmezsek de dışarıdaki düşük faiz ve bol likidite önemli bir avantaj. Düşük faiz ve parasal genişleme politikaları daha uzun bir süre devam edecek.
FIRSAT SUNUYOR
Şartlar daha müsait hale gelirse eğer konjonktürdeki bu durumun etkilerini görmemiz olasıdır. Aslında Türk piyasaları için döviz kurlarındaki yükseliş, yüksek faiz ve Borsa İstanbul’un dış borsalara göre daha primsiz oluşu gibi şartlar yabancı girişleri açısından önemli bir fırsat sunuyor bir bakıma. Ama bu durumdan henüz çok yararlanmadığımız görülüyor. Yüksek seyrini koruyan Türkiye’nin CDS oranlarının gerilemesi ve jeopolitik gelişmelerin daha stabil hale gelmesi bu çerçevede önemli olacak.
22 EKİM MERKEZ BANKASI TOPLANTISI BEKLENİYOR
EYLÜL enflasyonunun beklentilerin biraz altında kalmasına rağmen piyasalarda 22 Ekim’deki toplantıda TCMB’den faiz artırım beklentisi dillendirilen bir konu. TCMB’nin örtülü faiz artırımının ardından son toplantıda gösterge faizini yükseltmesi önemli bir politika değişikliğine işaret ediyor. Ayrıca Merkez Bankası’nın cuma günü swap işlemlerinde kullanılan Türk Lirası faizini yüzde 10.25’ten yüzde 11.75’e yükseltmesini bu politikanın devamı olarak görmek gerekir. Geçtiğimiz günlerde yapılan faiz artırımın yabancı yatırımcı ve piyasalar üzerindeki etkileri görülünce TL’yi daha cazip kılma adına faiz artırım olasılığı da artmış görülüyor. Paranın fiyatı faizdir. Faiz artırımı döviz kurlarındaki yükselişe ket vurmak için alınan bir karar. Zira döviz satarak kurlardaki yükselişi durdurmak pek mümkün olmadı. Ayrıca merkez bankası rezervlerinde aşınmaya neden oldu. Dış dünyada düşük faiz ortamı varken faiz artırmak tabi ki arzu edilen bir durum değil. Ayrıca daha yüksek faizin ekonomik toparlanma üzerindeki olumsuz ve yavaşlatıcı bir etkisinin olup olmayacağı ayrı bir tartışma konusu. Bu noktada tercihler öne çıkıyor. Bu dönem TCMB’nin tercihi de belli
BORSADA DİRENÇLERE DİKKAT
BORSADA tepki yükselişi devam etmekle birlikte direnç seviyelerini geçmekte zorlanıyor. Ancak gelen satışlar geri çekilmelerde destek noktalarında tepki alımlarıyla karşılaşıyor. İlk direnç 1.170 seviyesinde bulunurken çıkışın devamı için bu seviyenin üzerinde kalınması gerekecek. Bu durumda sonraki direnç seviyeleri 1.185-1.200 seviyelerinde bulunuyor. Geri çekilmelerde ilk destekler ise 1.150 ve 1.143 seviyelerinde. Tepki yükselişinin gücünü koruması açısından bu seviyelerin üzerinde kalınması önemli olacak. Aksi takdirde sonraki destekler 1.130 ve 1.118 seviyelerinde. Endekste çıkış hareketi korunmakla birlikte direnç seviyelerinde satışla karşılaşma olasılığı yüksek
DOLAR/TL’DE KÂR SATIŞLARI GÖRÜLÜYOR
DOLAR/TL kurunda çıkış hareketi devam etmekle birlikte önemli direnç seviyeleri test ediliyor. İlk dirençler 7.95 ve 7.98 seviyelerinde. Bu seviyeler çıkış kanal dirençleri olması açısından önemli. Bu açıdan bu seviyelerde kâr satışları görülebilir. 7.98 seviyesinin üzerinde kalınması durumunda ise çıkışın devamıyla birlikte daha üst direnç seviyeleri gündeme gelebilir. Geri çekilmelerde ilk destek 7.83-7.80 seviyelerinde. Bu seviyenin altına gelinmesi durumunda sonraki destek seviyeleri 7.72-7.68 olarak görülüyor. 7.98 seviyesini geçemeyen çıkış denemeleri kâr satışlarıyla karşılaşabilir
YUKARIDA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR
PİYASALARDA ABD Başkanı Trump’a bağlı dalgalı seyir devam ediyor. Trump’ın önce COVID-19 testinin pozitif çıkması, ardından hastaneye kaldırılması, kısa bir süre sonra taburcu edilmesi ve taburcu olduktan sonra ‘teşvik paketi’ konusunda yaptığı açıklamalar piyasalarda yankı buldu. Bir bakıma “her yaptığı her söylediği olay” sözü hatırlandı. Ancak son olarak seçim sonrasına erteledim dediği teşvik paketi konusundaki yapıcı açıklamaları piyasalara olumlu yansıdı. ABD başta olmak üzere borsalarda yukarı yönlü hareketlenme, altın fiyatında kâr satışlarının ardından tepki yükselişi, ABD dolarında (Dolar Endeksi) hafif gerilemeler görüldü.
ANKETLER BİDEN DİYOR
Dışarıdaki iyimserliğin aynı ölçüde iç piyasalara yansıma gösterdiğini söylemek biraz zor. Bunun gerekçelerine baktığımızda döviz kurlarındaki yükselişin Borsa İstanbul üzerindeki baskısı, biraz da jeopolitik gelişmeleri dikkate almamız gerekecek. Bu bağlamda Azerbaycan-Ermenistan savaşı, Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile tansiyonun kalıcı olarak düşmemesi,S-400 konusu piyasalar tarafından yakından izlenen konu başlıkları. Ayrıca 03 Kasım ABD Başkanlık seçimi hem dış, hem de iç piyasalar için önemli. Demokrat aday Jeo Biden’ın anketlerde önde olduğu ve kazanma olasılığının yüksek olduğu görülüyor. Seçim sonuçlarında sürprizlere her zaman ayrı bir yer açmak gerekir. Aynı Trump’ın başkan olduğu seçim gibi. Anketlerde Clinton öndeydi ama seçimi Trump kazandı. Biden gelirse dünya siyaseti, küresel piyasalar ne olur, ne getirir götürür tartışmaları süredursun Türkiye ile ilgili geçmişte yaptığı söylemler malum. Bu açıdan mevcut haliyle iç piyasalar Biden’ın seçilmesine çok da sıcak bakmayabilir.
OLUMLU HAVA
Ayrıca şunu da vurgulamakta yarar var. Geçmişte çokça örneği görüldüğü üzere seçim öncesi ve sonrası söylem ve tavırlarda ciddi değişiklikler olabiliyor. 3 Kasım tarihine fazla bir zaman kalmadı. Görünen o ki seçim öncesi ABD piyasalarda iyimserliği koruma çabası var. Trump’ın teşvik paketi konusundaki tavır değişikliğinde yaklaşan seçimin etkisi vardır desek pek de yanılmış olmayız. Ayrıca ABD Merkez Bankası (Fed) kaynaklı açıklamalarda, gerekse Fed tutanaklarında daha fazla teşvik konusu dillendirilen bir konu. Ekonomik toparlanmanın devamı için daha fazla teşvike ihtiyaç olması, hala destekle yürütülen bir ekonomi olması kayda değer bir durum. Bu pandeminin yarattığı tahribatı da gösteriyor bir bakıma. Borsalar ise bardağın dolu tarafını görmeye devam edip olumlu havayı koruma çabasında. Ama biraz yorgunluk da var tabi ki
ALTIN İLE DOLAR ARASINDA ‘GÜVENLİ LİMAN’ REKABETİ
GEÇTİĞİMİZ günlerde ABD Doları dış piyasalarda değer kazanınca altın fiyatları gerilemişti Bu gelişmede ABD Başkanı Trump’ın hastaneden hemen taburcu olduktan sonra 2.2 trilyon dolarlık teşvik paketini 3 kasım seçimi sonrasına erteleyip müzakereleri durdurma kararı etkili oldu. Ancak daha sonra bu kararından geri adım atması ve “Demokratlar ile yapılan teşvik paketi görüşmeleri yapıcı yönde ilerliyor” açıklaması bu defa altın fiyatlarına yükseliş, ABD dolarına satış olarak yansıdı. Bu dalgalanma sürecinde güvenli liman algısı el değiştiriyor. Ancak güvenli liman denince akla ilk olarak altın gelmeye devam ediyor ve edecek gibi de görünüyor.
FACEBOOK YORUMLAR